Merhaba, 30 Ekim – 1 Kasım arasında düzenlenen İzmir İktisat Kongresi’ne katılacağımı söylemiştim. Ancak notlarımı özet olarak da olsa, ancak yazabilecek vakit bulabildim. Öncelikle, her ne kadar akademisyenden çok, müsteşar olsa bile, memurun katıldığı Kongre için, kalacağımız yerleri ve yemeklerimizi ayarlayan, hatta bize havaalanında karşılama hizmeti bile sunan devlet babamıza teşekkürlerimizi sunarız. Asistanlar olarak böyle şeylere alışkın değiliz. :) Şimdi, İzmir İktisat Kongreleri tarihine baktığımızda, 1923, 1981, 1992, 2004 ve nihayet 2013 tarihlerine rastlarız. Bu tarihlerin hemen hepsinin ekonomik dönemlendirme açısından anlamlı yıllar olduğunu sanırım söylememe gerek yok. 5. İktisat Kongresi’nde de eski kongrelerde olduğu gibi, hatta daha da fazla sayıda panel düzenlendi ve paralel oturumlar da oldukça çoktu. Oturumlara ilişkin çok fazla notlarım var, ancak burada spesifik olarak incelemek yerine konferansın ana temasını anlatmak isterim. Kongrenin web sitesi ayrıntılı bilgi sunmakta. Kongre, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın katılımıyla açıldı. Açılış konuşmaları tahmin ettiğim düzey ve içerikteydi. Şöyle ki: Açılış konuşmalarında Cumhuriyet’in ilk yılları ile 40’lar net olarak ayrıştırıldı. Adı geçirilmeden İsmet Paşa’ya ciddi şekilde eleştiriler yöneltildi. Liberalizme, “güven” ve “istikrar”a vurgular yapıldı. (Açılış konuşmalarında, Dünya Bankası Başkanı ve bakanlarımız da konuştular ve ortam yağ-baldan geçilmiyordu.) Yani size Türkçe’sini söyleyeyim: Kongre’nin çerçevesinin, epistemolojik olarak da, ana-akım iktisattan oluştuğunu ve her şeyin güzel gittiğini hissettirdiler. Oturumlar da genel olarak bu duruşu destekledi. Kongre’de Türkiye’nin geleceği için (2023 hedefleri) uçuk 2 trilyon dolarlık milli gelir ile dünyada ilk 10 hedefi ve islami finansın Türkiye için önemi de oldukça ön plandaydı. Bir başka deyişle, kongrenin liberal temasına ek olarak orta ve uzun vadede İstanbul’un başta arap sermayesi olmak üzere ciddi bir finansal çekim alanı haline getirilmesine yönelik güçlü hevesi hissettik. Bu çerçevede, Türkiye’nin emperyalist bir devlet olma hayallerine girdiğini de satır aralarında canlı canlı dinledik. Bu konunun altı, ısrarlı 2002 ve sonrası vurgularla, hayata geçirilen “mucize!”lerle ve makro verilerle sakat da olsa desteklenmeye çalışıldı. Eleştirel bakmayan bir göz, Türkiye’de her şeyin güllük gülistanlık olduğu ve çok daha iyi olacağı hissine kapılabilirdi ve sanırım öyle de oldu. Özellikle bu fikre inananların inanç seviyesi inanılmaz kuvvetli. Panellerde bakanlarımız sunumlarda pek soru almadıkları için "nasıl?" sorusunu soramadıysak da, 2 trilyon dolarlık hedefin; doların sabit kalması koşuluyla 10 yıl boyunca %11 civarında büyüme ile; doların belli bir patikada 1,3 düzeyine inmesi ile de %8 civarında büyüme ile olacağını aritmetik bilen herkes biliyordu ama kongrede insanlar kendi söyledikleri yalanlara bile inanır konumdaydılar. Yalan diyorum çünkü Türkiye’nin uzun dönemli büyüme performansı %4,5 - %5 civarında iken, AKP döneminde bu oran %5 - %5,5 civarındadır. 2023 hedefleri için geriye kalan tek yol sanırım yine TÜİK’ten geçiyor :) Bir diğer nokta da, normalde heterodoks olduğunu bildiğimiz hocaların bile, hemen hepsinin, sunumlarda etliye sütlüye dokunmaktan kaçındıklarına birebir şahit olduğumuz gerçeğidir. Evet hocalar görünmeyen bir iple dizginlenmişti. Mesela ben olsam çok daha net verilerle çok daha vurucu konuşabilirdim. Sinirli veya sert üsluptan bahsetmiyorum, sadece “kral çıplak” derdim. Ayrıca böyle bir kongrede Türkiye’nin en büyük iktisatçılarından Gülten Kazgan, İzzettin Önder ve Korkut Boratav’ı görememek beni ziyadesiyle üzdü. Zira bu hocalar zülf-i yâre dokunurlardı :) Efendim, kongre bir beyin fırtınasından ziyade, mevcut hedeflerin ve bu hedeflere ulaşma biçimlerinin onaylanması çerçevesinde yapıldı diyebilirim. Türkiye Ekonomisinin dinamikleri, dünya kapitalizminin mevcut durumu gibi konularda açıkçası genel olarak Pollyanna sahnedeydi. Sonuçta kongreye, bakış açınıza göre çok verimli geçmiş ya da ters taraftan tasdik görevi üstlenmiş olarak bakılabilirdi. İyi günler.
5 Comments
erdem
5/11/2013 04:41:05 am
Dostlar alisveriste gorsun misali yapilan bir kongreydi. 5 milyon liralik maliyetin ise izahi yok zaten, oralara hic girmiyorum. Akademisyenlerin cogunlugu olusturmasi gereken bir kongrede elini sallasan burokrata,mustesara,baskana, mudure, bakana carpiyordu. Amacindan fersah fersah uzaklarda, daha cok parti mitingi havasinda gecen bir iktisat (!) kongresiydi.
Reply
togan
5/11/2013 05:11:45 am
katılıyorum. tıpkı bizim olimpiyat kafilesindeki memur kalabalıklığı gibi bir ortam vardı. godamanlar sağlam harcama yaptılar. ucundan bize de konaklama ve yemek düştü :)
Reply
Önder Sarıkaya
5/11/2013 09:58:13 pm
Körlerin sağırları ağırladığı Kızılcıhamam toplantıları gibi olmuş yani..
Reply
togan
5/11/2013 10:17:09 pm
ne yazık ki öyle oldu abi.
Reply
Önder Sarıkaya
6/11/2013 02:59:59 am
Ha bi' de Haydar Baş'ın Milli EKonomi Modeli toplantılarına.. Leave a Reply. |
AuthorMuhtelif notlar... Archives
Kasım 2017
Categories |